Bakan Tekin: Yeni Eğitim Öğretim Yılının İlk Haftası, “Orman Sevgisi” Etkinlikleriyle Açılacak

Bakan Tekin: Yeni Eğitim Öğretim Yılının İlk Haftası, “Orman Sevgisi” Etkinlikleriyle Açılacak
Yayınlama: 04.08.2025
34
A+
A-

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Sınıf Öğretmenliği Branşı 2. Grup Dersler Eğitici Eğitimi Kursu” programında yaptığı konuşmada, “2025-2026 eğitim öğretim yılında,  Tarım ve Orman Bakanlığıyla birlikte okullarda yürüteceğimiz faaliyetler kapsamında, eğitim öğretim döneminin ilk haftasını orman sevgisi, ormanlarımızı korumak ve bu konuda yapılması gerekenlerle ilgili etkinliklerle açmayı planlıyoruz.” dedi.

16 ilden yaklaşık 500 öğretmenin katılımıyla Kızılcahamam’da düzenlenen programda konuşan Bakan Yusuf Tekin, her adımı öğretmenlerle değerlendirmeler yaparak atmaya çaba sarf ettiklerini dile getirerek, öğretmenlerin sahada yaşadıkları sorunları çözmek için Bakanlık olarak çeşitli düzenlemeler yaptıklarını vurguladı.

Bakanlık merkez teşkilatındaki birim amirlerinin de çeşitli illerde yıllarca öğretmenlik, ilçe müdürlüğü, okul müdürlüğü, il müdürlüğü yapmış kişiler olduğunun altını çizen Tekin, “Biz kendi yönetim anlayışımızı kendi geleneğimizden, istişare kültürümüzden besleyerek ya da çağdaş kamu yönetiminin tabiriyle yönetişim dediğimiz bir mantıkla yeniden kurguladık. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Attığımız her adım, yaptığımız her iş, birlikte yapacağımız etkinlikler, birlikte yapacağımız çalışmalarla şekillenecek. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli konusunda da aynı şekilde davrandık.” diye konuştu.

“Öğretmenlerin yaşadığı zorlukları ortadan kaldıracak adımlar attık”

Tekin, 2013 yılından itibaren öğretmen eleştirileri ile uluslararası ortamlarda Türkiye’deki eğitim öğretim sürecine ilişkin eleştiri ve notları karşılaştırdıklarını ifade ederek şöyle devam etti:

“Uluslararası raporlar bize şunu ifade ediyorlar: ‘Sizin eğitim öğretim sisteminiz, yegâne bilgi edinme merkezinin okul olduğu mantığından hareketle, çocuklara maksimum düzeyde bilgi yükleme üzerine kurgulanmış.’ Sahada öğretmenlerle konuştuğumuzda onlar da aynı şeyi söylüyorlardı. Biz bu kadar teorik bilgiyi vermek yerine çocuklarımıza uygulayarak öğretsek daha doğru olmaz mı? Şimdi bu iki eleştiriyi beraber değerlendirdiğimizde bizim eğitim öğretim sistemimizle ilgili kökünden değiştirmemiz gereken bir problemin varlığı kendiliğinden ortaya çıkıyordu. Bu problemi çözmek için Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla hem modern eğitim ve öğretim felsefesine uygun pedagojik bir mantıkla müfredatımızı yeniden ele aldık hem öğretmen arkadaşlarımızın bu konuda yaşadığı zorlukları ortadan kaldıracak bir adım attık. Hem de çocuklarımızın üzerindeki bilgi yükünü, bundan kırk elli yıl önceki yegâne bilgi kaynağının okul olduğu mantığından uzaklaşarak, çocuklarımızın artık çok farklı ortamlarda öğrenme süreçleriyle karşı karşıya bulunduklarını göz önünde tutarak revize ettik.”

Bütün program geliştirme süreçlerini öğretmenlerle yürüttüklerine işaret eden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi birileri çıkıyor bizi şöyle eleştiriyor. Diyor ki ‘Türkiye’ye özgü bir model üretemezsiniz siz.’ Ben de diyorum ki, biz 1 milyon 100 bin kişiyiz. Biz üretemezsek kim üretecek acaba? Siz niye benim öğretmenlerime güvenmiyorsunuz? Öğretmenlerimizin bize özgü bir model üretebileceğine niye inanmıyorsunuz? Bize, Türkiye ile nüfus olarak kıyas kabul etmeyecek küçüklükteki ülkeleri örnek gösteriyorlar. Bize diyorlar ki ‘Herhangi bir ülkenin modelini alın, onun aynısını yapın.’ Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak, bu milletin bir ferdi olarak, bu eğitim ailesinin mensubu olarak diyorum ki biz o ülkelerden çok daha iyisini hep beraber üretebiliriz. Ben milletime, benim öğretmenlerime, benim eğitim öğretim süreçlerinde görev alan dostlarıma, arkadaşlarıma güveniyorum ama onlar diyorlar ki ‘Bunlar bir şey beceremezler. Siz Güney Kore’den, Singapur’dan, Finlandiya’dan modeli alın, transfer edin.’ Bu kadar sığ, bu kadar yüzeysel bir bakış açısı; kendi insanına bu kadar güvenmeyen, tepeden bakan bir mantık ve yaklaşım olamaz. Biz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni sizlerle, öğretmen arkadaşlarımızla beraber geliştirdik çünkü ben bu işin sıkıntısını en ücra köşelerde çeken, en sıkıntılı ortamlarda çalışan öğretmen arkadaşlarıma güvenerek bu yolu yürümek istiyorum.”

“Millet olma azmimizi çocuklarımız öğrensinler”

Bakan Tekin, modelin geliştirilmesinde çok sayıda kişiden fikir alındığını ve alınmaya devam edildiğini, başarının çok yüksek olacağına inandığını belirterek modelin kademeli olarak uygulandığını anımsattı.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile çağın gerektirdiği, öğretmenlerin ısrarla tavsiye ettiği beceri odaklı, uygulamaya ağırlık veren bir eğitim öğretim sürecini benimsediklerini vurgulayan Tekin, eğitim öğretim programlarının çok ağır olduğuna dair eleştirileri ortadan kaldıracak bir adım atarak programları hafiflettiklerini dile getirdi.

Tekin, bazı kazanımları zorunlu eğitimden çıkardıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Bunun anlamı, o kazanımların bilimsel olmadığını düşünmemiz değildir. Onları, çocuklarımızın ilerleyen öğretim süreçlerinde almasının daha doğru olacağını düşündük. Mesela geçtiğimiz yıl çok tartışıldı: ‘Trigonometriyi çıkarmışlar.’ Sanki biz trigonometriye karşıymışız gibi… Trigonometrinin bilimsel bir şey olmadığını düşünmüyoruz. Biz sadece trigonometri öğrenmesi gereken çocuklarımızın ilgili fakültelere gittiğinde ihtiyaçları varsa öğrenmelerini arzu ettik ya da yüzlerce teori var, biz okullarımızda çocuklarımıza bu teorileri anlatıyoruz. Lisans düzeyinde anlatılması gereken şeyleri biz temel eğitim düzeyinde, ortaokullarda çocuklarımıza anlatıyoruz. Daha neyin bilimsel olduğunu bilmeyen, neyin doğru olduğunu bilmeyen çocuklara, bilimsel teoriler başlığı altında bu tür şeyler anlattık. Dünyanın hiçbir tarafında kalmadı böyle şeyler artık. Bunları çıkarmak, bunların bilimselliğini tartışmaya açmak değil. Çocuklarımız bunları ilerleyen öğretim süreçlerinde alabilirler.”

Türkiye’de millî birliğe ve millet olarak bir arada bulunma azmine önem verildiğinin altını çizen Tekin, “Biz bu coğrafyada etnik, dinî ya da benzeri hiçbir farklılığı ötekileştirmeden binlerce yıl bir arada yaşamayı başarmış bir milletiz. Ben istiyorum ki bu millet olma azmimiz, beraber yaşama arzumuz, beraber yaşamamızı teşvik eden referans değerlerimizi çocuklarımız öğrensinler. Çocuklarımızın bu değerleri kazanmasını istiyorum. Bu müşterek değerlerimizin korunmasının Millî Eğitim Bakanlığının ana görevlerinden biri olduğuna inanıyorum.” diye konuştu.

“Öğrenci profilimiz tabiata saygı gösteren, tabiatı koruyan bireyler”

Tekin, “Eğitim öğretim süreçleriyle ilgili aldığımız kararları, eğitim öğretim süreçleri başlarken yürüteceğimiz işleri tanımlayan genelgeler hazırlamaya başlamıştık. Bu yılki genelgemizi de inşallah 10 gün içinde yayınlamış olacağız. Önümüzdeki hafta il müdürleriyle bir toplantımız var, orada da değerlendirme yapacağız.” açıklamasında bulundu.

Serbest kıyafet uygulamasıyla ilgili sorunların tekrar ele alınacağını aktaran Tekin, “Velilerimizin üzerine ekstra bir maddi külfet getirilmesinden rahatsızız. Bunun olmasını istemiyoruz. Bununla ilgili genelgemizde, ilgili yönetmelik hükümlerini hatırlatan ve uygulamayla ilgili nasıl davranılması gerektiğini belirten ifadeler olacak.” dedi.

Her eğitim öğretim yılının başında, belirlenen bir konuyu gündeme taşıyarak farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını anımsatan Tekin, “Geçtiğimiz yıl ‘Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması’ başlığıyla çocuklarımızın hem Çanakkale’yi ve Kurtuluş Savaşımızı hem de bağımsızlık ve var olma mücadelesi yürüten Gazze’deki Müslümanları, onların yaşadıklarını anımsaması için bir gelenek başlatmıştık. O gün bizi eleştirenler, o gün ‘Türk çocuğunun Gazze ile ne ilişkisi var?’ diyenler, bugün Sayın Cumhurbaşkanımızı eleştiriyorlar.” diye konuştu.

Bakan Tekin, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu yıl da ülkece çok üzüldüğümüz, bizi çok rahatsız eden kötü günleri inşallah geride bıraktık. O da orman yangınlarımız. Bu yıl okullarımızda, eğitim öğretim döneminin başladığı haftayı çocuklarımıza ülkesini, vatanını bütün değerleriyle seven, korumaya çalışan, korumakla mükellef olduğu hususunu hatırlatan bir programımız olduğunu söylüyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin içinde hem vatan sevgisiyle ilgili konular mevcut hem de öğrenci profilimizin ana unsurlarından biri tabiata saygı gösteren, tabiatı koruyan bireyler yetiştirmek. 2025-2026 eğitim öğretim yılında, okullarımız orman sevgisi, ormanlarımızı korumak ve bu konuda yapılması gerekenlerle ilgili Tarım ve Orman Bakanlığıyla birlikte yürüteceğimiz faaliyetler kapsamında, eğitim öğretim döneminin ilk haftasını bu etkinliklerle açmayı planlıyoruz.”

Kaynak: MEB

Bizi Whatsapp Kanal’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Whatsapp Doküman Kanal’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Instagram’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Instagram Kanal’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Twitter’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Facebook’tan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Telegram’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.
Bizi Youtube’dan takip etmek için TIKLAYINIZ.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.